haşr suresi son ayetler
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır. (HAŞR 18)
Haşr suresi 18. Ayet derinlemesine düşündüğümüzde bizlere bir ömür boyu ders olarak yetecektir. O güne (kıyamet) yarın denilmesi yarın olacakmış gibi terakki edilmesi gerektiği içindir. Yarın önemli bir toplantımız yâda bir yolculuğumuz olsa günler önceden o gün için hazırlık yaparız. Muhterem müslümanlar bu yolculuk dönüşü olmayan bir yolculuktur. Emir buyuruyor Allah c.c. bir baksın ne hazırladı. Ayrıca iki defa Allahtan korkun buyurmuştur. Baksın o kişi ki kıyamet günü benim huzuruma ne ile geliyor!
Allah rasulü s.a.v. Medine’ye hicret ederken Küba denilen yerde birkaç gün kaldıktan sonra Medine’ye doğru yola çıkar. Ranuna denilen yerde ilk Cuma namazını kıldırır. İlk Cuma hutbesinde işte bu ayeti okur.
Ey insanlar
Sağlığınızda ahiret için hazırlık yapın. Biliniz ki kıyamet gününde herkes yaptığından hesaba çekilecektir. Sizlerden her biri çobansız bırakacağı koyunundan sorumlu tutulacaktır. Sonra rabbi ona tercümansız ve aracısız olarak şöyle diyecektir.
Sana Rasulüm gelip emirlerimi tebliğ etmedi mi?
Ben sana mal mülk verdim, çok iyiliklerde bulundum. Sen kendin için ahiret azığı olarak ne getirdin? Diyecektir. Bu soruyla karşılaşan her şahıs sağına ve soluna bakacak ancak hiçbir şey göremeyecek, önüne baktığında cehennemi görecek Öyleyse yarım hurmayla da olsa cehennemden korunmaya çalışın onu da bulamayan güzel bir sözle kendini kurtarmaya baksın. Zira bir hayır için on katından yediyüz kata katar sevap vardır. Allah’ın selamı rahmeti üzerinize olsun der efendimiz (s.a.v.)
Bizler sadece kendimizden sorumlu değiliz. Bizin gaflet içinde olmamız ailemizin de Allah’ın merhametinden uzak olmasına sebep olacaktır. Bu vebalin ağırlığını insan nasıl olurda hafife alabilir? Dünyada sayılı yaşayacağı bir zaman için çocuğunu okula veya bir mesleğe göndermeyen bunun için dertlenmeyen bir anne baba var mı? Neden ahiret için bir çabamız gayretimiz yok?
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْلٖيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır. (tahrim 6)
Müminin duruşu Allah’ın emirleri karşısında “işittik itaat ettik” yarabbi olmalıdır.
Lokman a.s. oğluna vasiyeti kuranda bizlere anlatılır.
Çocuklarımıza en ufak bir hayrın dahi karşılıksız kalmayacağını mükâfatının verileceğini öğretmeliyiz.
يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فٖي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُ ؕ اِنَّ اللّٰهَ لَطٖيفٌ خَبٖيرٌ
Lokman, “Sevgili oğlum” (dedi), “Yaptığın iş bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklansa veya göklerde yahut yerin dibinde bulunsa yine de Allah onu açığa çıkarır. Kuşkusuz Allah her şeyi bütün gizlilikleriyle bilir, O her şeyden haberdardır.”
Allah c.c. bir ayeti kerimesinde
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذٖينَ نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْؕ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Allah’ı unutan, bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten yoldan çıkmışlardır. (haşr 19)
Ne olur Allah’ı unutursak? Allah’ı unutunca kendini unutmak ne demektir?
Yeryüzünde yolunu şaşırmış adeta cehenneme akın akın koşarak giden insanları şimdi anlıyor musunuz? Neden böyle?
Çünkü Allah’ı unutmuşlar Allah’ta onlara kendilerini unutturmuş, yani doğru yol nedir? Yaratılış amacım nedir? Niçin varım? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Düşünmeyen, sadece derdi eğlence olan hayvanlardan daha aşağı bir hayata kendini düşüren sefil bir yaratık halini almış…
Allah bizleri, çoluk çocuğumuzu muhafaza eylesin.
Allah’ı unutmak onun emir ve yasaklarını unutmaktır. Hayatında Allah’a fazla yer vermemektir.
Allah’ı unutmak onun sıfatlarını unutmaktır.
İnsan Onun خالق olduğunu unuttuğunda başıboş yaşar. Varlığının anlamını yitirir.
Onun رزاق El Rezzak olduğunu unuttuğunda karunlaşmaya başlar. Ben kazandım der. Rızkı verenin Allah olduğunu unutur. Başka sebeplere bağlar.
Onun Malikülmülk olduğunu unuttuğunda firavunlaşmaya başlar. Mülkün sahibini kendisi zanneder.
Onun Rabbülalemin olduğunu unuttuğunda kendisinde tanrısal güçler olduğunu sanmaya başlar. Kendi hevâ ve heveslerini ilahlaştırmaya başlar.
Onun El-basir olduğunu unuttuğunda kendi küçük dünyasında kimsenin onu görmediğini hesap vermeyeceğini zannetmeye başlar.
Onun El-hâkim olduğunu unuttuğunda yargısız bir dünyada yaşıyormuş gibi tasavvur etmeye başlar. Sanki ölmeyecek, hesap vermeyecek hale gelir. İnsan gaflete daldığında zamanla bu hale gelir.
Allah rasulü s.a.v. ashabıyla sohbet ortamındayken şöyle buyurmuştur. İlerde öyle durumlar olacak ki yemek yiyenlerin sofralarına bir birlerini çağırdıkları gibi size karşı (savaşmak için) bir birlerini davet edecekler.
Ashaptan birisi ya Rasulallah bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak? Dedi. Rasulüllah s.a.v. hayır aksine siz o gün kalabalık selin önündeki çer çöp gibi zayıf olacaksınız. Allah c.c. düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak. Sizin gönlünüze de vehn atacak buyurdu. Yine ashaptan birisi vehn nedir ya Rasulallah? Diye sorunca vehn dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir. Buyurdu. (Ebu Davut)
Bugün geldiğimiz noktada tam bu haldeyiz. İşte Allah’ı c.c. unuttuğumuz için zalimlerin zulmü altında eziliyoruz. Onların kölesi konumundayız. Onların yedikleri gibi yiyor, giyindikleri gibi giyiniyoruz. Hâlbuki biz müminlere Allah c.c. birçok ayette ve peygamber s.a.v. hadislerinde onlara karşı tutumumuz dosdoğru yol üzerinde olmak, Allah’ın ipine sarılmak onlara dost olmamak, onlara benzememek emredilmiştir.
لَا يَسْتَـوٖٓي اَصْحَابُ النَّارِ وَاَصْحَابُ الْجَنَّةِؕ اَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمُ الْـفَٓائِزُونَ
Cehennemliklerle cennetlikler bir değildir. Muratlarına erecek olanlar ancak cennetliklerdir. (Haşr:20)
Dünyadaki hayatları bir miydi ki Ahirette ki hayatları bir olsun! O kâfirler ki dünyada Allah’ı tanımadılar. Secde etmediler. Müminlerin yüzlerini gördüklerinde bir tiksinti duydular. Gerici dediler, yobaz dediler. Giyim kuşamına hakaret ettiler. Nasıl Allah katında eşit olacaklar. Allah’a secde edenlerle etmeyenler bir olur mu? Bunu dünyada da görebilirsiniz. Allah c.c. müminlerden bahsederken fetih son ayette onların alametleri yüzlerinde ki secde izidir. Buyurur.
Bir gün Allah rasulü s.a.v. dikkat edin! Sizin en hayırlınızı bildireyim mi? diye sordu. Sahabe evet bildirin ey Allah’ın rasulü deyince peygamber s.a.v. sizin en hayırlınız görüldükleri zaman Allah’ı c.c. hatırlatan kimselerdir. Buyurmuştur.
Mümin yüzündeki o secde iziyle, yani o nurla, ahlakıyla, tesettürüyle kılık kıyafetiyle Allah’ı hatırlatmalı bakıldığında müslüman olduğu anlaşılmalıdır.
O müminler simalarından tanınacak…
Peki, kâfirler:
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسٖيمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصٖي وَالْاَقْدَامِۚ
Günahkârlar simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. (rahman 41)
لَوْ اَنْزَلْنَا هٰذَا الْقُرْاٰنَ عَلٰى جَبَلٍ لَرَاَيْتَهُ خَاشِعاً مُتَصَدِّعاً مِنْ خَشْيَةِ اللّٰهِؕ وَتِلْكَ الْاَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ Eğer bu kuran o binlerce metre yükseklikleri olan bir dağa inseydi paramparça olurdu. Buyuruyor Allah c.c. ne zaman? Sana verilmiş şuura sahip olsaydı! Ama biz bu kitabı dağa taşa değil, sana indirdik ey insan öyleyse sen ona karşı bu kadar hissiz, vurdumduymaz olabilirsin? İnzal kuranı götürüp bir yere koymak değildir. Zihne yerleşmesidir. Kuranın hayatımıza inmesidir. İnzal o zaman inzal olur. Kuran, kazancımıza, harcamamıza, ailemize, sosyal ortamımıza, siyasetimize bütün hayatımızda olacak ki o zaman biz kurandan öğüt alalım.
Bize indiği gibi bu kuran bu şuurla bir dağa inseydi içinde verilen emirleri yerine getirememekten korkardı. Param parça olurdu! Ey insan sen bu kadar hissiz nasıl olabilirsin?
وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ اَلَّـذٖٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ
Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? (inşirah 2.4)
Adeta bu yük senin belini bükmüştü. O sorumluluk adeta seni ezmişti. Ey Muhammed (buradaki yük peygamberlik yükü ve sorumluluğudur.) Allah c.c. onu son peygamber olarak seçti. Bunun verdiği bir sorumluluk vardı. Acaba bu görevi yerine getirebildim mi? ümmeti hakkında endişeleniyordu. Hatta bir ayette
İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin! Buyurulmuştu. O ümmetine böyle düşkündü. Bizler onun ümmeti olarak kuranı hayatımıza nasıl yansıtıyoruz.
Hüvallahüllezi…
هُوَ اللّٰهُ الَّذٖي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحٖيمُ
هُوَ اللّٰهُ الَّذٖي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزٖيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُؕ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰىؕ يُسَبِّـحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ
O, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır; duyular ve akılla idrak edilemeyeni de edileni de bilir. O rahmandır, rahîmdir.
O, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır; (el melik) egemenliğin mutlak sahibidir, (El Kuddüs) her türlü eksiklikten uzaktır,(Esselam) esenlik verendir, (El mümin) güven sağlayan ve kendisine güvenilendir, (El Müheymin) görüp gözeten ve yönetendir, (El aziz) üstündür, (El cebbar) iradesine sınır yoktur, (El mütekebbir) büyüklükte eşi olmayandır. Allah onların yakıştırdıkları ortaklardan tamamıyla münezzehtir.
(El halik) O, takdir ettiği gibi yaratan, (El bari) canlıları örneği olmadan var eden, (El musavvir) biçim ve özellik veren Allah’tır. En güzel isimler o’nundur. Göklerdekiler ve yerdekiler hep O’nu tesbih ederler. O üstündür, hikmet sahibidir.
Kâinatta hiçbir şey yok ki Allah’ı c.c. tesbih etmesin. Ona hamd etmesin. Fakat siz onların bu teşbihlerini anlayamazsınız. (İsrâ 44) Dua sadece insana has bir olgu değildir. Toprağın altında bir tohum çatlamak, başını topraktan çıkarmak için dua eder. Yumurtaları üzerine yatan kuş yavruları için dua eder. Ama kendi lisanında! Ağaçlar mevsimi geldiğinde meyve vermek için dua ederler ama kendi dillerinde insanlar bunu anlayamazlar. İşte mümin kâinata böyle bakmalıdır.

